Perşembe, Mayıs 07, 2009

son günler

buralardayım... bu aralar fırsat buldukça okuyorum.. yazmaya vakit ayırınca okuma geride kalıyor... bu da kimseye konuşma fırsatı vermeden sürekli konuşmaya benziyor... ee ikisini de yapsana diyebilirsiniz, onun için de emekli olmayı bekliyorum..:))

baharla beraber sokaklara attık kendimizi... eskiden yürümeyi çok severdik, hala da çok seviyoruz ama erenle yürüyüş yapmak imkansız, evde bir yatılı bakıcı olayımız da olmadığı için birlikte uzun yürüyüş keyfini çok süremiyoruz, ama onun yerini süper bir aktivite aldı son yıllarda.. tenis... geçen sene de eren yanımızdayken ders almıştık bir tenis hocasından... koşullarımızı zorlamamız hocanın da çok hoşuna gitmişti... eren de hiç sorun çıkarmamıştı.. bir köşede ona aldığımız raket ve toplarla oynamıştı.. ama bu sene daha da süper.. çünkü o kadar para verip gönderdiğimiz okulda süper top toplama öğrenmiş..;) bir de topladığı topları tam eline gelecek şekilde atmasını süper biliyor... paşalar gibi saatlerce tenis oynuyoruz.. eren de hiç gocunmadan top topluyor, havlu getiriyor, bir de düdük verdik eline hakem sensin diye, böbürlene böbürlene orta çizgide bekliyor..:)

şu son 1 ayımın ana konularından biri de yine okul seçimiydi... büyük bir kaza atlattık biliyorsunuz bu sene.. onun bende yan etkisi daha yakın bir okul isteği oldu...bazı şeyler nasip, kısmet , çok iyi biliyorum.. ama eve yakın okumanın getirdiği birçok avantajı erene yaşatmayı daha çok tercih ettim bir şekilde...

bir de çoook büyük bir kampus, beni biraz tedirgin etti nedense.. hani bazen kendimizi çocukluğumuzdaki gibi koltuk yastıklarından yaptığımız minicik odaların içinde daha güvende hissederiz ya, öyle bir küçüklük istedi gönlüm bu kazadan sonra... daha küçük bir okul, daha az insan, daha çabuk ulaşılabilirlik... tabi almanca eğitim veren bir okul olması da üstüne kaymak oldu... burayı seçtik... küçük bir okul, herşeyi var, ama herşeyi minimal..... 8. sınıfdan sonrası yok.. eve 2 km. uzaklıkda... gösteriş yok, gösteriş meraklısı veli de olmasın istiyorum.. yavanlık olmasın, herşey daha sade olsun,ama içerik yoğun olsun, eğitim gibi eğitim olsun istiyorum.. referanslarım da bunu doğruluyor şimdilik.....

bir de büyük kampuslerde mahalleden arkadaşlarınla aynı okulda, aynı sınıfda olman çok zorlaşıyor.. herbiri bir eskişehir kadar olan ilçelerden gelen öğrenciler bir araya geldiğinde ortalama bir üniversite sınıfı yaratılmış oluyor.... ama çocuklar üniversite öğrencisi değil ki, kalkıp gitsin bir otobüsle arkadaşıyla buluşmaya..:) mahalle okullarında çember biraz daha daralıyor, aynı mahallede, aynı sitede, aynı apartmanda oturma ihtimalin bile artıyor...

deminden beri saydıklarıma bakıyorum da ben habire kendi ilkokul yıllarımı sayıklıyorum, devlet okulu düzeni, disiplini, ilişkileri, eve yakınlığı vs.... ve galiba şimdi aynı düzeni oğluma da kurmaya çalışıyorum, artısı özel okul hizmeti ve dil oluyor bu durumda...

hadi hayırlısı diyelim...

2 yorum:

Zamandan Sızan dedi ki...

iyi karar verilmiş..saptamalarının her birine katılıyorum en çok da kampüs gibi okul olmaması..ben bizim okulu aradığımda her Allah'ın kullu tanır Tutkun'u neden çünkü sayı belli..karşımdaki hangi sınıf numarası ne demez..buda insana inanılmaz güven verir..
Biz bu duruma aileler olarak butik okul bizimkisi diyoruz :)

karamelize dedi ki...

bu anlamda biz de butik bir okul bulduk sanırım Kıymetcim..:))
teşekkürler desteğin için..