Salı, Şubat 21, 2006

neden her yere yetişemiyorum? hem evde oğlumun yanında, hem işimin başında... hem eskişehirde annemim yanında, hem akşamları sıcacık yuvamda..hem her akşam sinemalarda tiyatrolarda hem erenin odasında...
keşke bir yolu olsa, benden 5 tane olsa... klonlama da başarısız oldu di mi, dolly ölmüşmüydü?..:(

Cumartesi, Şubat 11, 2006

oysa ben de comments e yenilmicem, kimse yorum yazmasa da yazmaya devam edicem demistim son kez serap'a ama o günden beri hastalıktan kurtulamadık ki ailece... once oglum orta kulak enfeksiyonu gecirdi, sonra bana bulaştırdı, benimki bitti, onun atesi cıktı, evi seyyar poliklinike cevirdik, bashemsire Şendal(bakıcımız), dolaplar dolusu ilaçlarımız , ha bir de "dur ben de tuz biber olayım" diyip gunlerce yağıp sinirlerimizi altüst eden karımız....Ocak 2006yı cok sevemedik anlıyacağınız.. neyse bu aralar iyiyiz..
aslında kurban bayramı keyifli gecmisti, topkapı palace a gittik Aslılarla.. 3 gece 3 konser vardı, pek severiz kendilerini burhan öçal, hüsnü şenlendirici ve buzuki orhan osman beyler teşrif ettiler otele.. geceleri erene ve cana mehpare adında bir kat gorevlisi abla bakıverdi, biz de attık kendimizi konserlerin göbegine, ama iste hemen size bir tavsiye, kış günü tatil köyü tatili çocukluysanız yapmayın, adı üstünde bir köy kadar buyuk bu yerlerde mekandan mekana gecisler hep dısarıdan, ve cocuklar bir terleyip bir soğuya şifayı kaptılar... devamı yukarıdaki paragrafta..
bu aralar hep hayaller kuruyoruz korayla, barcelonada ev mi kiralasak yoksa karavanla yunanistan-italyamı yapsak, ya da bu yaz tuzlada bi ev kiralasak da yazlık hayatımı yasasak... su soguk kış günlerinde nasıl da icimizi ısıtıyor bu planlar, kibritci kızın kibritleri gibi her plan bizim icin..