Perşembe, Haziran 21, 2007

Bodrum.. Bodrum..

Nasil anlatsam nerden baslasam
Bodrum Bodrum Bodrum Bodrum

Duygu biraz duygu bütün istegim buydu
Biraz deniz biraz uyku bütün istegim buydu
Bodrum Bodrum Bodrum Bodrum

Nasil anlatsam nerden baslasam
Kaç kisiydik o zaman bak kaç kisi kaldi simdi
Bodrum Bodrum Bodrum Bodrum

Bir zamanlar asik olmustum
Ama simdi ismi neydi unuttum
Bodrum Bodrum Bodrum Bodrum

Çarşamba, Haziran 13, 2007

hayatımın erkeklerine

başlık öyle bir oldu ki, hayatıma giren erkek sayısı bi hayli kabarıkmış gibi..:)
ama adet değil içeriğe bakarsak çok dolu dolu erkekler oldu hayatımda hep...

Anadoluda Anadolu kültürüyle yetişmiş, zamanında babalarının yanında çocuklarını kucağına almanın, eşine ismiyle hitap etmenin ayıp sayıldığı dönemlerde büyümüş.. ilkokulu bitirmiş; ama şimdi bizlerin bilgisayar başında günlerce zaman harcadığı işcilik maaliyetleri, kar marjı, ciro gibi ne varsa hepsini bir gözünü kapatıp 2-3 dakikada artı eksi, ama asla çok sapmaz bişekilde hesaplayan zeki babam.. kendisine uygulanan hiçbir gelenekci kuralı dört kızına da uygulamayan, hepsini okutmaya, birey olmaya teşvik eden, hiçkimselere laf ettirmeyen, dünyada sadece ona karşı sorumlu olduğumuzu ve hata da yapsak bunun sadece onun tarafından tespit edilip eleştirileceğini bildiğimiz babam...
Arkadaş babam, pazar sabahlarının güzel kahvaltılarının mimarı, akşam üzerine kurbağa konmuş yaşpastaların sahibi, komik, kadir inanırvari bakışlı, delikanlı, havalı babam....
Şimdi müstakil evindeki arka bahçesinde mangalını yakıp, herbir kızının yerine bir kediyi tıka basa doyuran, yufka yürekli babam.. Babalar günün kutlu olsun... Seni çok seviyorum....


Birlikte büyüdüğüm, yanında bütün sivri karakter uçlarımın törpülendiği, daha içten gülmeyi, hayatı çok da takmamayı öğrendiğim kocam...10 yıldan beri hergün eve gülerek giren, hiçbir sorunu büyütmeyen, ne yapıp edip kötü başlayan birgünü bile keyifle bitirten hayat arkadaşım...Şimdi bize verilen emaneti büyütüyoruz birlikte, o bu evden uçup gittiğinde ne yaparız başbaşa demiyoruz hiç, o günlerin bile planlarını yapıp yastığımızın altına koyduk, biz başbaşa kalmayı hep sevdik onunla, birlikte tatil programları yapmayı, hayaller kurmayı sevdik..dünyanın en iyi eşi,en iyi dostu, en iyi babası.. Babalar günün kutlu olsun, seni seviyorum..

Oğlum, benim küçük erkeğim.. birgün baba olacağını düşününce nasıl da heyecanlanıyorum.. büyüdükçe farkediyorum, babanın ve iki dedenin de bütün güzel huyları var sende.. uyumlu, huzurlu, esprili, konuşkan bir adam olacaksın.. görüyorum.. seni seviyorum..

Kayınbabam, onda hep Koray'ı gördüm ben..Hala da öyle, ileride birlikte yaşlandığımızda babama bakıp nasıl bir eşim olacak görebiliyorum.. evcimen, dost canlısı, uyumlu, keyif adamı..deprem zamanı Koray da askerdeyken beni yanlız bırakmayıp bir ay birlikte kaldığımız günlerde farkettim, o tam da benim 2. babam.. Babalar günün kutlu olsun, seni seviyorum...

Ex patronum, insan böyle bir listeye bir de patronunu ekleyecek kadar şanslı olabilir mi , oluyor işte... 24 yaşında onun şirketinde çalışmaya başladım, ilk günden müthiş bir ilgi, korumacılık, sevgi... bunlara layık olabilmek için gerçekten çok çalıştım, babamdan da öyle öğrenmiştim..9 yıl birlikte çalıştık, birgün bile bahane uydurarak işe gitmemezlik yapmadım, buna gerek kalmadı hiç, her sorunumu bilir, çözümler üretirdi.. "persembe pazarı çok güzel olur, arada bir sabahdan Erenköy'e uğrasana" bile demişti de, gözünün içine öylece bakakalmıştım.. (sonra gittim de mesai saatinde bikaç kere..:)) şimdi emekli oldu, firmamız genç nesilde.. daha business formatlı olduk, ama o tad hala damağımızda, babacan patron.. Babalar günün kutlu olsun...

bir kadın olarak , hayatındaki bütün erkeklerden memnun olman, onları hep sevgiyle saygıyla anman gerçekten çok anlamlı bence... keşke tüm kadınlar bugün benim hissettiklerimi hissedebiliyor olsa.. o kadar çok sorun çözülmüş olurki.. bunu yürekten diliyorum, iyilikle kalın...

Pazartesi, Haziran 11, 2007

yaz geldi , yazamıyorum..:)

sesim mı çıkmıyor, yazdandır.. yazmayı bıraktım yaşıyorum.. modada kahvaltı yapıp, saklıbahçede mangal yakıyorum, tenis dersinden çıkıp, üstüne taze nane yapraklı limonata içiyorum... deniz kenarında çekirdek çitleyip, 4 top dondurma yiyorum..
kupa kupa çaylar eşliğinde gazetelerime gömülüyorum, güneş yanaklarımı yakıyor..
çay bahçelerinde oturuyorum, aynı annem gibi, etrafda çocuklarımız koşuşuyor, para isteyip usulca büfeden bişeyler almalarını izliyorum.. balkona masalar kurup, ışıkların birbir kapanışını seyrederek demleniyorum, yaz geldi onu yaşıyorum....

Cuma, Haziran 01, 2007

1 Haziran 2007

ve geldi.. 1 haziran.. yazın ilk günü.. bu sene nedense bu tarihe çok sevinemiyorum, buruk buruğum.. meğer ne önemliymiş bol karlı, fırtınalı, iki üç gün evden çıkamamalı bir kış geçirmek.. yazlık kıyafetleri çıkarırken de aynı şeyi hissettim.. her sene yazlıkları çıkarırken, kıyafetlerin inceliği ruhumu havalara uçurur, kendimi alamayıp o dağınığın içinde bazılarını hemen üstüme geçirip şöyle bir salınırdım ortada...yapmadım bu sene..sessiz sessiz çıkardım hepsini, aklımda hep kuraklık, susuzluk.. balkonum yapay bir şelale ve havuza akıyor benim, bu sene susuzluk olacak diye havuzu da doldurmadılar daha, ona baktıkca daha da kararıyor içim bu konuda...suyunu boşa harcama diyorlar; biz, siz harcamıyoruz, ama benim de içinde bulunduğum üretim sistemleri körüklendikçe, herşey çabucak alınıp sıkılınca atılabildikçe, yakınındaki elma armuttan kilometrelerce yol gelen avakado daha kıymetli oldukca, bizim tasarrufumuz nedir ki...dibe vurmadık mı daha, daha basit hayata dönülebilir mi artık...bilmiyorum