buradaydık...çok yeni bir tesis,daha 3 aylık, herşey mis gibi,yeni yeni kokuyordu.. bu gruba bağlı tesislerin en güzel özelliği meksika, çin, fransız, italyan, hint, yunan, kebabistan ve balık olmak üzere 8 ayrı restaurantını olması ve her akşam bunlardan birinde takılabilmeniz.. tatil köylerinin hiç sevmediğim açık büfe olayı burada ekarte ediliyor, hele benim gibi dünya mutfağından her türü ayırmadan sevenler için süper biryer... bu arada hiçbiri de öylesine değil, her mutfak bu işin hakkını veriyor diyebilirim... orjinalleri ile karşılaştırabiliyorum...
yine bu tesisde kocamaaaannn otelin içinde bir odaya tıkışmıyorsunuz da... müstakil evlerde, balkona kadar sarkan çiçeklerle, pencerenize konmuş kuşlarla başbaşasınız...
hizmet dört dörtlük... bu grubun 3. tesisi bu gittiğimiz...hepsi de çok iyiydi.. sordum, öğrendim, animasyon dışında hiçbiri 8 saatten fazla çalışmıyormuş ve ücret tatminkar, imkanlar iyiymiş... kendilerine özel bir siteleri bile var personelin, otelin dışında çok şık biryermiş.. anlayacağınız mutlu edilen mutlu ediyor... hepimiz çalışanız, biliyoruz..:)
bugün şirketin penceresinden gördüğüm havaya bakıyorum da, daha fazla ballandırmayayım diyorum, sadece bi yerlere not alın istedim, seneye lazım olabilir... seneye de sanırım sıra artık bizde, macera tatili için, asortikden alacağım yardımla vurucam kendimi yollara... eren de bize ayak uydurabilecek olgunluğa erişir umarım bu arada..:)))
ne çok kitap okudum bu tatilde, ne kadar iyi geldi bana hareketsizce ve kesintisiz saatlerce kitap okumak..
önce "iki türk'ün ölümü"nü okudum bir solukda...
Ahmet Taner KIŞLALI ve karısı Nilgün'ün(yani eski Nichole'un) hayatını ve birini trafik, diğerini terör canavarının elimizden alışını konu eden kitabı belleğimdeki acıyı tazeleye tazeleye okudum..
Mina URGAN'ın "bir dinazorun anıları" kitabı aklımdaydı hep..onu da bitirmek üzereyim...
sırada "babil yanarken", "neden herkes futboldan ve reklamdan anlar? " bir an gelir " ve birkaç yakın dönem tarih kitabı da var.... önümüz kış, uzun gecelerin en güzel yol arkadaşı , birinci sırada kocamla ve oğluşumla geçirdiğim saatlerse, ikinci sırada kitaplarım oluyor hep...
eskişehirdeydik.. 7 yaşında okumayı öğrenip, ilk okul dışı gezimizi il halk kütüphanesine yapmıştık(başka da gezi varmıydı? hatırlamıyorum)... o gün hissettiklerimi hiç unutamıyorum, beni hemen orada azat etmesini istemiştim öğretmenimin.. orada kalmak,bütün kitapları karıştırmak istemiştim...ilkokul öğrencileri için koca binanın alt katı komple ayrılmıştı, hikaye kitapları, çizgi diziler, o zamanlar televizyondan seyredemediğimiz daltonlarla, redkitle, şeker kız candylerle ben o kütüphanede tanıştım, annem babam konu okumak olduğunda kaplan kesilirlerdi, hemen eve gidip , beni kütüphaneye kaydettirmesini ve gidip gelmeyi öğretmesini istedim...onlar da şevkle yardım ettiler bana.. 7-8 yaşlarında o günler için bayağı uzun bir yolu şaşırmadan, hep mihenk noktalarına dikkat ederek gider gelirdim...(şimdi ereni o yaşda bakkala bile gönderebilecekmiyiz bilmiyorum) en az 2-3 saat rafların arasındaki küçük masalarda kitap okuyup, bir de üzerime zimmetli olarak eve de 1-2 tane kitap getirirdim.. çabuk okurdum ki, yeniden gitmem gereksin... kitapsız kaldığım anlarda da o dönemin bildiğim tek çocuk dergisi akbank yayınlarının bir dergisiydi, teyzelerimden birinin kocası akbankda çalışıyordu ve her ay başında harçlık bekler gibi o dergiyi beklerdim...bulmacalar, çizgi diziler, boyama yapıştırmalar... ne hoşuma giderdi... ağaç yaşken eğilir boşa demiyorlar, beni bambaşka dünyalara taşıyan, hayaller kurduran, düşündüren kitaplara böylece bağımlı oldum, oluş o oluş...
şimdi oğlumun da benim duyduğum heyecanı duymasını istiyorum hep dergilere, kitaplara.. azdıda mı kıymetliydi, yoksa biz mi kıymet bilirdik.. bilemiyorum...
nerden nereye gelmiş yazı, neyse efendim...bir sonbahar yazısı da ben yazmak isterim ama o zamana kadar hepinize mutlu, huzurlu bir sonbahar diliyorum..
4 yorum:
Mina Urgan hocamızı çok severim bende
Tekrar hoşgeldin Karamelize :)
Benim kızımda tam bir kitap canavarı, bolbol kitap okuduk ondan mı? Yoksa genlerde mi var?? bilemiyorum. Ama oğluşun seni göre göre yakınlaşacaktır, buna inanıyorum.
ne tesadüf değilmi aynı anda okuyormuşuz "Bir Dinazorun Anıları" nı, henüz bitirmedim ama müthiş keyifle gidiyor. sonra sırada "Musa'nın Çocukları" var bende...
Çocuklarımıza verebileceğimiz en güzel alışkanlık kitap okuma alışkanlığı.. Beni biliyorsun 1 yaşdan beri sektirmeden her gece en az 1 kitap okuyorum Deniz'e. Bugünlerde de hep şunu söylüyorum ona "okumayı söktükten sonra akşamları sen bana kitap okuyacaksın, ben değil" Hala aklı kesmiyor nasıl okuyacak diye (:-)))) bakalım göreceğiz. Benim de metodum bu, umarım faydasını görürüz.
Bende bu kitabin 2 ci baskisini okumustum beni okuma aliskanligimi geri kazandirdi bende herkese tavsiye ederim okuyun cok iyi bir kitap
Yorum Gönder