Eren dün akşam kapının arkasında beklemiş beni... gelir gelmez anneme anlatıcam nasıl kukla yaptığımızı demiş durmuş... daha kapıdan içeri girdim ve hiç susmadan nasıl gittiklerini, neler gördüklerini, kukla yapmayı öğrendiğini anlatmaya başladı...Çukurcumaya gitmişler.. Ahşap çerçeve kukla tiyatrosu'na..
nasıl da severim çukurcuma'yı.. son gittiğimde biraz üzüldüm gerçi, birçok antikacımı bulamadım, kapatmışlar, hele bir yer vardı, 80-90 yıllık el işi kıyafetler, örtüler, bakmaya kıyamazsınız , o ince işcilikler....yerlerine hep populist birşeyler açılmış, sanki İstanbul'un kalan bilmem kaç bin metrekaresinde onlardan yokmuş gibi.. ama hala güzel bana göre.. bir de limonlu bahçe ye uğradın mı değme keyfine...nerden geldik buraya...
işte erencim de oralardaymış dün, bi garip oldum, ben işde, o beyoğlu'nda.. oğlum bensiz sosyalleşmeye başlıyor, gelip bana bilmediğim, yeni bişeyler anlatıyor...
yaptığı kuklasını da getirmiş, odasına asdık...
yaptığı kukladan esinlenerek, ona daha büyük bir kuklayı evde birlikte yapmaya söz verdim..umarım becerebiliriz, söz vermek bildiğiniz üzere bir çocuk için en önemli cümle... artık bu sözümü hergün hatırlatır bana.. en iyisi bu haftasonuna bunu programlamak..
1 yorum:
Ne hoş bir aktivite,kimbilir Eren ne kadar keyif almıştır, bu arada blog sayfası da var "ahşap çerçeve"nin epey detaylı inceledim, takibimde olacak, Ankara Devlet Tiyatrosu ile de işbirliği içindeler, umarım yakalarız bu sezon burada..
Yorum Gönder