Pazartesi, Nisan 03, 2006

Allahım ne olacak bu İstanbul'un hali bilmiyorum!! Dün müthiş keyifli başlamıştık güne oysaki, nazlılarla kızkardesime kahvaltıya davetliydik, güneş pırıl pırıl, biz tam gezgin modundayız...eee ne de olsa Ataşehirden istanbul'un bir ucuna gidiyoruz, vatan caddesine.. kahvaltı süperdi, Deniz ve Eren durunun daha hiç oynayamadığı odasında( daha 7 aylık) tepindiler bir güzel, tabi biz kaşınmaya başladık, çıkalım hep beraber floryaya doğru akalım dedik ve 3 araba arka arkaya floryada Ataturk'ün evinin olduğu yerlere doğru yol aldık, cennet gibi bir mekan, aşağısı deniz, plaj, yukarısı güneş, bikaç saat keyfettik orada da..buraya kadar nesi kötü bu programın diyeceksiniz değil mi? başlıyorum, dönüş yoluna girdik, tabi hala rahat durmuyoruz, acaba buraya kadar gelmişken bir de olivium outlet yapsak mı, yapalım..:)diyoruz ama ulaşmak ne mümkün, adım adım sahil yolu, biz giderken bomboş olan sahil kenarında birden istanbulun bütün varoşlarından insanlar akın etmiş, mangallar, atletli amcalar, yere serilmiş örtüler, elinde leğen, badya, tüp, su yer arayanlar, neredeyse sahil yolunda voleybol oynayanlar, delirmek iş değil yani!.. "mümkün değil beşiktaşa varamayız, atlasak şuradan yüzerek mi geçsek?","infial çıkacak şimdi, bizim arabayı ters çevirecekler" , "nerede yaşasak acaba, Çeşmede mühendise ihtiyaç var mıdır acaba koray?", "yok yok, biz bizim çocuğu kesin yurtdışında okutalım, bahaneyle de biz de kaçalım buralardan" ...konu başlıklarımızdan sadece birkaçıydı, zira arabalı vapur kuyruğunda 2 saatimiz geçti neredeyse...bu arada açlık bastırdı tabiii.. hala uslu durmuyoruz, karşıya geçer geçmez, kendimizi kardak balıkçımıza atmaya söz veriyoruz, koray bir ara korkuluklardan atlayıp, hani tam karaköydeki konyalıya seğirtiyor, simit evini açık bulup içine kaşar gömülmüş simitlerden getiriyor, nazlılardan biyerlerden haşlanmış mısır buluyor, gömülüyoruz, sanırsınız ki, izmirden dönüyoruz topçulardayız...:))))neyse uzatmayayım, saat 7 biz topraklarını öptüğümüz anadolu yakasındayız, doğru balıkçımıza, caymak yok ve yemek boyunca sohbetler, bütün yazı polonezköyde geciriyoruz, deniz kenarı istersek, moda, caddebostan(pazarları değil!),maksimum tuzladayız..bekleriz efemmmmm..:)))

2 yorum:

Adsız dedi ki...

AAAAHHH canım İstanbul yine yaptın yapacağını, yine Pazar feyki attın bize!! Taakii canım arkadaşım Mehtap'ı ve kızımın kardeşi Eren'i yurt dışına kaçırtacak kadar.... Bu şehir öyle bir şehir ki, hep insanı duygu karmaşasına sokuyor. An geliyor şahane bir yere gidiyorsun, dün gittiğimiz Florya sahil yolu gibi, enfes bir hava, Çeşme Bodrum sahillerine taş çıkartacak kadar güzel bir plaj.. Allah'ım ne iyi ettim de bu şehre taşındım diyorsun ama hemen 1 saat sonra tüm yaşadıklarına pişman edirtecek bir trafik... Dönüş yolu 2,5 saat... Ankara'ya giderdim ya 4 saatte ne oluyor anlamıyorumki!

Neyse yine de ben dönüp düne baktığımda yaşadığımız güzel anları hatırlamak istiyorum... Can arkadaşımın kız kardeşinin evinde 6 aylık bebeğine hayırlı olsun eşliğinde leziz bir kahvaltı.. Yanımızda canımız yavrularımızın cıvıl cıvıl sesleri. Arada bir Duru'nun ben de buradayım dercesine çıkan "ieehhh" sesleri. Duru'nun yumuk yumuk elleri ve de ayakları, boğum boğum yanakları, kocaman zeytin gözleri... (Götürdü beni taaa kızımın bebekliğine...) Sonrasında Florya sahili, temiz hava bol güneş, enfes plaj, mavi deniz, keyifli sohbet... Arkasından çılgınca bir alışveriş, çocuklarımızın arabada hayatdan kopuşları, kafalarının düşüşleri ve de horul horul uyumaları. Akşam üstü vapur keyfi, simit, mısır, CEVİZ vs. atıştırmları.... Ve de günün finali, balıkçı da akşam yemeği... Her şey gayet güzeldi canımcım, teşekkürler bu güzel organizasyonun için...

Boşveeeerr arada kaybettiğimiz 3 saat yolculuk serüvenini, düşündükçe yaşanmaz bu şehirde....

Nasıl bitirsem? AAAAHHH Canım İstanbul yine yaptın yapacağını...

Nazlı ÖNKAL

karamelize dedi ki...

bak CEVİZi unutmuştum, iyi oldu hatırlattığın..:)))ne iyi yaptık da 2şer kilo ceviz aldık, bizim gibi çekirdek aileler için çok gibi görünen, bu yüzden de bize batan, neredeyse baklayı bile cevizli yapmaya kalkan bizlere bir ders olsun, nasıl da işe yarıyormuş bak, hemen tüketmeye bakmayalım, önümüz yaz, daha coook yollarda kalırız biz, lazım olur... sahi sen niye almıştın cevizi yanına, sahilde kuşlara, vapurda balıklara atarız diye mi?...:))))))))