Cuma, Nisan 17, 2009

anketi inceledim ve kendi lise çağlarımı hatırlamaya çalıştım.
tabi bizim zamanımızın da popülerleri vardı, bir tomcruise'u bilmeyen, sevmeyen yoktu mesela, özellikle kızlar arasında.. :) erkekler de iyi bilirdi ve hepsinde aynı saç stili, aynı raybanler, ortalıkda dolanırlardı... akşam saatlerinde voleybol oynarlardı yaz akşamüstlerinde.. topgun filmindeki sahne kurulur, gözlükler bile çıkmadan voleybol oynanırdı, arada bir sağa sola bakarak izleyen var mı diye....:)

normal tabi gençliğin en cafcaflı yıllarında en popülerleri bilmek... 50centler, bradpittler de bu yüzden bilinebilir tabi çok büyük yüzdelerle...

ama biz aynı zamanda kültür de yarıştırırdık... yarı bilinçli, yarı hava atmak için bile olsa hiçbir filmi kaçırmazdık, tiyatroya, konserlere giderdik... kitapçılardan saatlerce çıkmazdık, cebimizde bir pinodan hamburger alacak kadar para olurdu çoğu zaman, ama ne zaman 3 kuruş fazlası olsa bir kitap alırdık... adını hatırlayamıyorum bir türlü gözümde kocaman bir kitapcı canlanıyor , orada geçirdiğimiz saatlerin keyfini hala hiç unutmuyorum...

devlet lisesinde okudum ben...bir de eğitim açısından bakıyorum şimdi... tarihi, coğrafyayı hiç ama hiç sevmeden okudum yıllarca... soğuk, tekdüze, keyifsiz dersler geliyor gözümün önüne.. evde de o gün ne işlediğimizi soran, " aaa dur bak, ben daha değişik bir daha anlatayım sana " diyen, sevdirmek için çabalayan ebeveynler yoktu o zamanlar.. çoğunlukla temel ihtiyacların karşılanmış mı, sevilmiş, koklanmışmısın? iyi.., kalanı okulun işiydi..

yıllar sonra cilt cilt tarih kitapları okurken, konuları birbirine bağlamaya çalışırken aldığım hazzı neden okul sıralarında alamadım... hadi birazı ergenlikdendi, sorumsuzluğumuzdandı... sistemin, eğitmenin, ananın, babanın hiç mi suçu yoktu yani...

yine de bu anket bize yapılsaydı o zamanlarda bizim cok ama çok daha iyi yüzdelerimiz çıkardı eminim... biz kendi haline bırakılmış, ama çok küçük yaşlarda doğruyu görebilmiş gençlerdik...

herşeye rağmen...

o günden bugüne çok şey değişmişmidir?

devlet liselerinde sanmıyorum açıkcası.. nadiren bir idealist öğretmene denk gelinirse belki.... kızmasınlar okurlarsa.. ama müfredat dışında bir yöntem bulan, gençlerin kanına girebilen, "ölü ozanlar derneği" kıvamında öğretmenler çok mu söyleyin allahaşkına...

anne baba açısından ise durum daha da vahimleşmiş sanırım bizim zamanımıza göre... biz ortadirek çocuklarıydık... etrafımızdaki herkes de öyleydi.. kimse bugünkü kadar geçim derdinde değildi.. para tabi önemliydi o zaman da... ama şimdi anne babaların derdi gücü ay sonunu getirmek.... bizim ebeveynlerimiz de karışmazlardı eğitimize çok, dedim ya severlerdi, ihtiyaçlarımız görürlerdi, bir de tabiki takdir eder, onore eder, aferin der sırtımızı sıvazlardı....ne kıymetliydi o aferin... herşey o "aferin" i alabilmek içindi aslında.. annesi babası tarafından onaylanan çocuk olma hazzı başka hiçbirşeyde yoktur sanırım...

nerde kalmıştık, işte o huzur ortamı bile yeterliydi, şimdi bu kadar sıkıntı içinde evde huzur bulamayan gençler nerede kalmış ki kulaklarına mevlanalar, orhan pamuklar girecek...

şimdi ben kendi çocuğumun her konusunun içinde ilgiyle var iken, onun için en doğru öğretmenleri , en doğru eğitim sistemini bulmaya çalışıyor iken, ona daha çok söz hakkı doğsun diye özel okullara paralar gömer iken, bir yanım hep şu soruyu soruyor...

bu ankete oğlum katıldığında neyin ortalamasını yükselteceğini benim hazırladığım koşullar ne kadar değiştirebilir?

ben de annemin babamın "ha karamelize mi? o nasıl nasıl yapar.. o araştırır... o bilir" rahatlığını ne zaman yaşarım.... çocuğuna her yönden güvenmek ne kadar güzel bir duygudur kimbilir.. umarım bize de nasip olur...

Hiç yorum yok: