Salı, Mart 20, 2007

oyuncak müzesindeydik

geçen cumartesi sabahı gazeteyi açtık oğlumla, bugün başbaşa güzel birşey yapmalıyız, ama ne? Eren de bakıyor tek tek resimlerine tiyatroların ,sinemaların.. derken küçük bir ilan, oyuncak müzesinde ibiş okulda gösterisinin duyurusu var.. oyuncak müzesini de görmedik daha, hooooppp hazırlandık ve düştük yola.. Ne kadar ince düşünülmüş bir yer, çocuk olmanın evrensel dilini dinledik , oyuncaklar, her yerde aynı, hepsi gelecekdeki küçük dünyaların küçücük bedenlerdeki büyük hayalleri olarak vücuda gelmiş, camekanlar içinde duruyorlardı... küçükken bir telefonum vardı, hiç unutmuyorum, hayal dünyam o kadar büyük ki, o telefonla kiminle konuşsam kapıya çıkıp gelmesini bekliyordum saatlerce, karşıdan cevap almıyordum ama almaya da ihtiyacım yoktu ki, ben cevaplıyordum sorularımı.. gezerken kendi çocuk dünyama geri döndüm defalarca, eren ne hissetti bilemiyorum, muhtemelen paranın geçmediği bir oyuncakçı dükkanıydı onun için, arada bir sordu durdu, bunu alabilirmiyiz? ya bunu? diye.. gösteri de güzeldi, çok cici bir kafesi de var İstanbul Oyuncak müzesinin.. 3-4 saat zaman gecirdik ve günün nasıl geçtiğini hiç anlamadık.. Eline yüreğine sağlık Sunay Akın... Çok teşekkür ediyorum, çocukluğumuzu bana hatırlattığın için..

Hiç yorum yok: