TRT3 ana kanalımız oldu kaç gündür... bir televizyonda sürekli olimpiyatlar açık... ağzımız açık seyrediyoruz insanoğlunun sınırları nasıl zorladığını.. performanslara hayran kalıyoruz.. Michael Phelps 8. altın madalyasını aldı, insan görünümlü bir balık olduğuna kanaat getiriyoruz artık...
hayat hikayeleri yayınlanıyor sporcuların sayfa sayfa gazetelerde, sabah 4de başlayan her akşam 9 da yatakda son bulan çalışma maratonlarına şaşıp kalıyoruz.. bu nasıl disiplindir, nasıl bir profesyonellikdir anlamaya çalışıyoruz...
sonra kendimize bakıyoruz, daha şimdiden 3-4 anne yanyana gelsen, yüzme kursundan, basketbol antremanından, bale çalışmalarından, jimnastik dersinden geçilmiyor... aman efendim başarılar, aferinler çocuklarına gırla gidiyor.... sonra ne oluyorsa oluyor ortada bir tane adam kalmıyor, ne oluyor da o hani 3 yaşında 3 stil yüzen, 10 parmak piyano çalan, ya ne bileyim "bu yaşda bu yetenek, aman efendim çocuğunuz süper" aragazlarıyla büyüyenler yetenekleriyle ortadan kayboluyor... suçlu sbsler, oksler, össler mi? anne, babalar sporu, sanatı sadece hobi olarak, çocuklar zevkli zaman geçirsin ama sakın bütün zamanlarını geçirmesin görüyorlar da oondan mı?
yüksek puan dışında hiçbiryerde gelecek göremeyen gençleri, ebeveynleri nereye kadar suçlayalım?... haksızlar mı?...
hadi sahipli çocuklar diyeceğim onlara, spordan , sanattan uzak tutululardı(!), ya varoşlardaki yetenekliler, onlar bulunup çıkarılamazmıydı, tek kurtuluşlarını sporda göremezmiydi onlar, biz de böyle aval aval önümüzden geçip giden altın, gümüş, bronz madalyalara bakmazdık, biraz nasiplenirdik belki...
yoksa başka birşeyler daha mı var, buyrun YILMAZ ÖZDİL'in dünkü yazısına....
2 yorum:
İstanbul'da spor yapmak luks bir şey oldu, 2003'de İzmir'e gittiğimde, İzmirli Tüm çocukların bedava spor faaliyetlerinden faydalandıkları ve her mahallede ücretsiz tesislerin Priştina tarafından yaptırıldığını duyduğumda kulaklarıma inanamıştım.
Her iki yazıda süper :)
Yorum Gönder