Salı, Aralık 26, 2006

Keyifli mutfak günüm




insanın dostları için mutfağa girmesi, keyifle, özenle yemekler yapıp, onları servise hazırlaması, yüzlerindeki keyif ifadesini görmek için sabırsızlanması ne güzel bir duygu.. meditasyon gibi birsey....
hep sevmişizdir güzel bir masa etrafında dostlarımızla uzun sohbetleri, kim sevmez ki....italyan filmlerindeki uzun geniş masalardaki bir ağızdan konuşulan, elden ele tabakların dolaştığı sahneleri hayal ederim bazen durup dururken, bunda tüm çocukluğumun ve gençliğimin de böyle büyük aile masalarında geçmesinin rolü büyük tabi ki.. şimdi böyle bir çekirdek aile modunda yaşarken, daha da çok arıyoruz o günleri...neyse ki dostumuz çok, kalabalık aile duygusunu onlarla yaşıyoruz keyifle...

Salı, Aralık 19, 2006

2006 hayat bilançosu

ocak-06 yeni yıla anne,babam ve kızlarla birlikte serap ın evinde girdik, yeni yıldan güzel şeyler diledik..

subat-06 kara kışı yaşadık, gözünün içine baktık karın, acaba yağar da yollar kapanır mı, sıcacık evimizde oglumuzla basbasa kalırmıyız diye?

mart-06 kapıdan baktık, kazma kürek yakmadık, çevreciyiz doğalgaz kullandık

nisan-06 aynı gün.. birer saat arayla bombalar düştü şirkette.. once nazoyla haziranda ingiltereye gideceğimizi ögrendik, sevinçten gözümüz döndü, 1 saat sonra da şirketin satıldığını öğrendik, bu sefer de şaşkınlıktan gözümüz döndü... nazoyla bir ataşehir parkında bank sahnemiz var , unuturmuyum hic..;)

mayıs-06 dedikodu, şaibe,kulis, mulis..iş mi eh işte, arada bir...:)
ve bir şok daha.. nereye gidiyosun eray, hani biz aynı kaderi paylaşıyorduk, iyi ki istanbula gelmiştik, amaannn kafamız çok rahattı,oldu mu şimdi, bu yürek bi de bunu kaldırır mı, bu bize yapılır mı?

haziran-06 nazomla ver elini ingiltere, isle of man adasında 1 gece, oradan oxfordun göbeğindeki otelimize kaçış... saatlerce yürüyüp, dönüşte hastaneye yatış...:) yine haziranda yeni yönetimin geldiği sabah...

temmuz-06 tatil modumuz, oglusko erenin arkadaşları pelin ve can familyası ile antalyaya kaçış... dünyalar tatlıları patronişkolarımızın odalarını terkedişi, bizim travmatik günlerimiz...

ağustos-06 tatil dönüşü bizi bekleyen genç, dinamik patronlar, ve bütçeler,planlamalar, hesaplar, kitaplar..bozcadasız olmaz, oraya da uzayış, ruhu tazelemece...

eylül-06 çalış, çalış... erenin okula başladığı ay

ekim-06 erensiz ilk programımız, prag a kaçış.. karı koca başbaşa... elele yürürken verilen sözler, bunu arada bir yapmalı, kaçmalı hayatımızdan, sadece kendimizi alıp gitmeli...

kasım-06 keyifli sonbahar haftasonları, şirketteki yeni yüzleri bira daha kaldırabilir hale gelme...

aralık-06 nazomun ankaraya taşınışı, hemen arkasından ankara planı yapışımız, daha bitmedi bu ay, yaşıyoruz işte...


2006ya girdiğimiz gece iyi şeylerin olması için dua etmiştik, sanki dileğim yerine gelmemiş gibi, hatta benimle inatlaşmış gibi hayat, ama bunu kim bilebilir ki, belki de bunlar iyilerdir, daha kötüleri de vardır,böyle bakmalıyız, ve yine de şükretmeliyiz durumumuza....

yine de bitsin istiyorum artık bu yıl, sevmedim çok, sevemedim işte....
seni bekliyorum 2007.. gel artık

İki iyi dost


ne mutlu bana ki böyle iki dost kazandım...şimdi biri Amsterdamda,biri Ankara'da ama ömür boyu yanımdalar ben de onların yanında...
yaşarken ömür boyu hiç değişmeyeceğini sandıkların, bir anda uçup gidiyor elinden...
yaşarken normal , sıradan birgün geçirdim dediğin günlerin nasıl da özel ve bir daha yakalanması zor anlar olduğunu farkediyorsun...
anın tadını çıkarmanın, kıymetini bilmenin, elindekilerinin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlatıyor hayat...
sizi seviyorum çok

Cuma, Aralık 08, 2006

2007ye hazırlanıyoruz!




her yeni yıla yaklaştığımızda içimi bir heyecan kaplıyor... çok güzel şeyler getireceğine inanıyorum yeni yılın...bu inancımı her yıl tazelemek ruhuma çok iyi geliyor..hazırlanmaya başlıyorum yeni yılı karşılamaya... onu iyi karşılarsam onunda beni çok mutlu edeceğine inanıyorum..bu enerjim eşime bulaşmıştı ve bu sene oğlumda da aynı belirtiler görülmeye başlandı...:))
dün gece törenle ağacımızı çıkardık, çok sevdiği biricik arkadaşı Deniz de bizdeydi, keyifli keyifli ağacımızı süsledik, nole babanın gerçekte olup olmadığıyla ilgili konuşmalarını dinledim usulca, Deniz noel babanın sadece kostümden ibaret olduğunu anlatmak için çok uğraştı Eren'e ama; aradaki 2 yaş algı seviyesi anlamında ciddi bir uçurum yarattı ve Eren bütün gece noel babanın ona bütün kapıları açılan bir araba getirmesini diledi..:)şimdi de gidip gidip bakıyor, her an bize noel baba uğrayabilir ne de olsa..:)

Pazartesi, Aralık 04, 2006

BABIL

BABIL... nasıl da aslında kaderlerimizin birbirine bağlı bir ağ yumağı olduğunu vuruyor yüzümüze.. bugün burada ne yaptığının yarın başka bir evde, başka bir dünyada, başka bir ruhda ne etkileri olabileceğini hiç bilemezsin diyor aslında.. bu da o kadar küçültüyor ki koca dünyayı gözünde, sorumlu hissediyorsun daha da kendini yaptıklarından ve yapabileceklerinden, ve söyleyebileceklerinden.. ama ben zaten böyleydim, yine çemberin içindekiler seyredip çemberin içindekiler ders çıkarıyoruz kendimize, ya diğerleri?