Salı, Mart 21, 2006

komik diyaloglarla dolu bir tren yolculuğuydu. saatlerce konuşup, sus ikazlarıma aldırış etmeyen, bana ve civarımızdaki herkese sorular sorup bayıltıncaya kadar tekrar eden eren, sadece bikac kez agu gugu yapmış 1 yasındakı bir çocugun annesine dogru seslenip ama bana bakarak "neden yahatsiz ediyor bu cocuk beni, annesi onu sustuyamıyor mu!" demez mi.. tabi dedim, bütün anneler susturabiliyor(!) ya cocuklarını o anne de yapabilmeli...:)
böyle başladık seyahatimize, bol aile ziyaretli bir geziydi, erenin benim kuzenlerimi tanıma toplantıları diyebiliriz neredeyse...
yine soğuktu eskişehir, ama bu benim onu çok özlemiş olduğum gerçeğini değiştirmedi, caddelerini sokaklarını arşınladım birbir, yeni mekanlarını ise cumartesi gecesine sakladım, çok şık biryer açılmış, EFENDİ adında, hem restaurant, hem club.. dekorasyon, yemek, ambiyans cok güzeldi..
ve döndük... gezmek güzel; ama dönmek, hele evine ve sevdiklerine dönmek her zaman çok daha güzel..
http://www.fndsocial.com

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Sekercim Erenin patavatsizliklarina ragmen :))) cok guzel bir yolculuk ve haftasonu olmus... sefaniz olsun

karamelize dedi ki...

her gittiğimde Eskişehir'e ve biricik caddesinde gezerken, hep sanki karşılaşacakmışım gibi oluyorum seninle ve diğerleriyle...ama hepimiz bi yerlerdeyiz değil mi artık, karşılaşmak ne mümkün yıllarımızı geçirdiğimiz şehrimizde...planlarız yine bi ara birlikte kaçmayı oralara, ne dersin?

Adsız dedi ki...

Eren, çok şeyi sorgulama özelliğini senden almış anlaşılan, sorgulamak iyidir, bilimin temeli sorgulamaktan geçer.

Bu arada Eskişehir'e bu kadar manevi bağlarla bağlanmış olman hoş, aslında çok kimse için bir şey ifade etmeyen bu şehir, benim için(m)de zaman zaman hala yaşadığım bir yer. Dilekolay, çocukluk-gençlik çağları, ilk kalp atışları, okul yolu muhabbetleri, final stresi, donmuş porsuk, sabah ayazı, simit-haşhaşalı, adalarda turlamalar,hamam'da şarkı söylemeler, sigara denemeleri, bu şehre aidiyet duygusunu geliştiren bir sürü anı...hepsi peşpeşe sıralandı gözümde ve çoğunu yazamadım...
Hoş gençlik dönemlerinde, ileride bu şehri öveceğim aklıma gelmezdi. Büyük şehrin büyüsü, beni kendi içine çekiyordu. Şimdi ise başka şehirlerde(İstanbul,Londra, İzmir) yaşamış olmaktan keyif duyuyorum. Yeni şehirler keşfedip, yeni insanlar tanımak, o şehrin havasını koklamak, sokaklarında dolaşmak da bi okadar güzel...Bi de güzelim simide "gevrek" demeseler iyi olur:))

serap dedi ki...

gonca ne güzel yazmış..

o şehri özliyeceğimi hiç düşünmezdim...

her eskişehire gidişimde benden 2 tane olsa..1 tanesi eskısehırde yasasa 1 tanesi istanbulda yaşasa..başka şehirler başka ülkeler başka insanlar tanısa..

eskişehirde ki..yine sıkılsa ordan..yine hayal kursa başka yerleri..yine kaçmak istese..yine iş çıkışı 5 kapı gezebılse büyük şehre inat...

aynı şehirde doğup okuyup evlenip orada ölenleri hayretle karşıladım her zaman ...bu gitme özlemi her zaman mı devam edecek korkuyorum...:)