Cuma, Haziran 01, 2007
1 Haziran 2007
ve geldi.. 1 haziran.. yazın ilk günü.. bu sene nedense bu tarihe çok sevinemiyorum, buruk buruğum.. meğer ne önemliymiş bol karlı, fırtınalı, iki üç gün evden çıkamamalı bir kış geçirmek.. yazlık kıyafetleri çıkarırken de aynı şeyi hissettim.. her sene yazlıkları çıkarırken, kıyafetlerin inceliği ruhumu havalara uçurur, kendimi alamayıp o dağınığın içinde bazılarını hemen üstüme geçirip şöyle bir salınırdım ortada...yapmadım bu sene..sessiz sessiz çıkardım hepsini, aklımda hep kuraklık, susuzluk.. balkonum yapay bir şelale ve havuza akıyor benim, bu sene susuzluk olacak diye havuzu da doldurmadılar daha, ona baktıkca daha da kararıyor içim bu konuda...suyunu boşa harcama diyorlar; biz, siz harcamıyoruz, ama benim de içinde bulunduğum üretim sistemleri körüklendikçe, herşey çabucak alınıp sıkılınca atılabildikçe, yakınındaki elma armuttan kilometrelerce yol gelen avakado daha kıymetli oldukca, bizim tasarrufumuz nedir ki...dibe vurmadık mı daha, daha basit hayata dönülebilir mi artık...bilmiyorum
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Bu kadarmı aynı şey aynı anda düşünülür? Bugün birazcık yağmur yağdı Ankara'ya, resmen çocuklar gibi sevindim ve dua ettim Allah'ım daha çok yağdır diye...Sırf bu yüzden balkona çiçek ekme fikrinden bile vazgeçtim, Ağustos'da su kesilme programları başlayacak diye..Biz petrol savaşlarını gördük ve yaşıyoruz, çocuklarımız ise su savaşlarını yaşayacak galiba bu dünyada...
Yorum Gönder