yıllarca korktum için için...birgün başımıza gelir mi gelir...biraz da kendi çocukluğumdan kötü bir anım var, 4-5 yaşlarındayken bir 6 saatlik kayıp olayım var, hayal meyal hatırlıyorum.. annem çarşıya giderken, bizi komşulara emanet etmiş, ben de anneme bişey söyleyecektim diye peşine takıldığım gibi hooop kaybolmuşum... artık nasıl salya sümüksem bir amca beni alıp karakola götürmüş, orada da yolu, evimi tarif edememişim, en sonunda babam ve babaannem beni bulmuş, annemse evde karalar bağlamış, kaçırıldım, bulunamayacağım diye...hayal meyal hatırlıyorum, ev ağzına kadar doluydu, annem ağıt tutmuş , herkes de endişeli gözlerle annemin etrafındaydı...
annemle göz göze geldiğimizde annemin daha da tonu yükselmiş bir sesle ağmaya başladığını hatırlıyorum beni gördüğünde.. sevinç de bazen bağırarak ağlayıp gösterilebiliyor böyle işte...
bu konu durup durup anılır evde, annemde de bende de bu kaybolma anısı ufak çaplı bir hasar bıraktı herhalde...:I
bugün İstinyeparktaydık, istinyede bi balıkcımız var, annemi oraya yemeğe götürmek istedik, yarın eskişehie dönecek, dönmeden bi son pazar keyfi yapalım dedik... hazır taaa oralara kadar gitmişken de istinyeparka girip 3-5 alınacak vardı, onları alalım, bir kahve içelim, falan filan... herşey bir anda oldu..
eren yanımızdaydı, koray telefonla eskişehir maçının skorunu alıyordu, biz de annemle bir vitrindeki bir kıyafetle ilgili sadece 20 saniye kadar yorumlaştık, o kadar, maksimum 20 saniye...
ve kafamızı kaldırdık.. koray biraz arkada, eren yok!!!! yok!!!! 360 derece tarıyorum gözlerimle...koray da bir yandan... yok!!!! kalabalık da bir yerindeyiz mekanın.. insanların arasından tekrar tekrar bakıyoruz , göremiyoruz!!... koray bi tarafa doğru koşmaya başladı, ben bi tarafa doğru.. annem dikildi kaldı, kalmış yani, sonra konuşuyoruz, inme inecekmiş az daha anneme, flash back olmuş tabi....koraya döndüm sonra... peşinden koşuyorum aynı yöne.... birden Ereni gördük, kalabalığın arasında hızla gidiyor, nerdeyse koşarcasına!.. ben eren diye bağırıyorum, bi an önce beni görsün diye, eren! eren! herkes dönüp bi bakıyor, eren dönmüyor...
daha hızlı koştu koray, bana da tamam gördük ya bağırma diyor o arada.. akıllım , benim görmem yetmez, onun beni görüp korkusunun geçmesini istiyorum, milisaniye bile kıymetli... ereni yakaladı, babasını görür görmez boynuna sarılıp ağlamaya başladı eren, herşey toplamda 2 ya da 3 dakika.. nerdesiniz diyor durmadan, nerdeydiniz yaaaa diyip ağlıyor...
ben de ona neden o kadar hızlı gidiyorsun annecim, nereye gidiyordun ki dedim... cevabı "hani senle konuşmuştuk ya, üniformalı bir amca bulup senin adını söyleyecektim" oldu... bunu aynen böyle konuşmuştuk, kaybolursa ne yapacağını konuşmuştuk, değişik yerler için değişik planlar yapmıştık... hatta koray da bana "çocuğu endişelendirme demişti, nerde kaybolacak çocuk, hep yanındayız"...
al işte , hep yanındayız, ama 20 saniyede kayboldu.... 3 dakikada 3 yılımız gitti korkudan...
iyiki anlatmışım bunları, çok korkmuş ama en azından bir planı varmış...
allah kimsenin başına vermesin, çok zor...